Haber

28 Mayıs öncesi ‘döviz’ baskısı artıyor

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tür olmasıyla birlikte ekonomi yönetiminden döviz piyasasına ve bankalara yeni adımlar peş peşe geldi. AKP yönetimi dolar kurundaki ani yükselişleri engellemeye çalışırken bir yandan da Türk Lirası’nı (TL) bankalar nezdinde cazip hale getirecek tedbirler alıyor.

Ancak DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre piyasalara yönelik bu daraltıcı politikalar, seçim sonrası ekonomide yaşanacak ağır tahribatı engellemeye yetmeyecek.

14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde yüzde 50’yi geçememesine rağmen Erdoğan’ın önde olması ve Cumhur İttifakı’nın 323 milletvekili ile Meclis’te çoğunluğu kazanması uluslararası piyasalarda Türkiye’ye yönelik endişeleri artırdı.

Türkiye’nin borçlanma maliyetini gösteren kredi risk primi (CDS), seçim sonuçlarının netleşmesiyle birlikte hızla yükselirken, TCMB brüt rezervleri son 21 yılın en düşük seviyesine geriledi.

14 Mayıs seçimlerinin ardından ekonomi yönetimi, 28 Mayıs’a kadar olan süreçte olası bir kur şokunu önlemek için harekete geçti. Bu kapsamda döviz talebini baskılayacak ve bankalardaki döviz hesaplarını TL’ye döndürmeye yönelik kararlar alındı.

Üç günde üç yeni uygulama

15 Mayıs’ta kredi kartlarından nakit çekim, kredi kartıyla ziynet ve döviz alımlarında kısıtlama getiren Merkez Bankası, 16 Mayıs’ta kredi büyümesine uygun olarak menkul kıymet müesseseleri uygulamasının kapsamını genişleterek, diğer ticari krediler ve ihtiyaç kredilerini de kapsamına aldı. bu kapsamda.

Merkez Bankası’nın 17 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanan kararında, bankaların bireysel hesaplar için ek döviz çevirme yükümlülüğü artırıldı. Buna göre, gerçek kişi hesaplarında mevcut olan yüzde 5’lik dönüştürme hedefine 26 Mayıs-28 Temmuz tarihleri ​​arasında yüzde 10’luk ek hedef getirildi. Eksik fiyat için 6 ay.


Fotoğraf: Özel

“İsimsiz bir sermaye kontrolü var”

DW Türkçe’deki son gelişmeleri değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, Türkiye’de şu anda adı açıklanmayan bir “sermaye denetimi” uygulandığını söylüyor.

Hükümetin bugüne kadar faiz ve döviz kurunu baskılamasının temel sebebinin seçim sürecinde ekonomide olumlu tablo çizmek olduğunu belirten Prof. Günçavdı, “Bu müdahalelerin Türk ekonomisine maliyeti ağır oldu. toplumun refahına olumlu katkı sağlayacak hamleler değildir.”

Hükümetin ekonomiyi olduğundan daha iyi hale getirmek için attığı adımları hatırlatan Prof. Bu tutarlı olmalı. Buna önlem değil, baskı denir.”

“Erdoğan kazanırsa kredi açığı açılır”

28 Mayıs sonrasına dair sorulardan biri de Türkiye’ye yönelik artan risk algısıyla birlikte artan döviz talebinin bireysel hesaplara yeni kısıtlamalar getirip getirmeyeceği. Bu noktada hem piyasa oyuncuları hem de ekonomistler, bankada dolar veya euro hesabı bulunan vatandaşların birçok olumsuz gelişmeye hazırlıklı olması gerektiği görüşünde.

Öner Günçavdı, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını kazanması halinde Türkiye’nin kredi açığının büyüyeceğini belirterek, “Bireysel hesaplara tedbir getirilmesinin şartları oluşursa bundan kaçış yok” dedi.

Günçavdı, bu durumda Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynağın dışarıdan gelmeyeceğini, ihtiyaç duyulan sermayenin içeriden bulunması gerektiğini kaydetti.

“Bu ancak vergi gelirleri ile olur. Tasarrufu artırmak için vergilendirme ile vatandaş yaratılacaktır. Bu da politikaların yarattığı sıkıntıların vatandaştan tahsil edileceğini göstermektedir.”

Rezervler her geçen gün azalıyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan son brüt rezerv verilerine göre, TCMB’nin brüt rezervleri seçimden önceki hafta 9 milyar dolar azalarak 105,1 milyar dolara geriledi.

Bu düşüş, pandemi döneminden bu yana görülen en sert düşüş olurken, net rezervler 2,3 milyar dolara gerileyerek son 21 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Takaslar hariç net rezervler eksi 57,8 milyar doları buldu.

DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Cüneyt Akman, Türkiye’nin 2 yıllık Eurobond faizlerinin dolar bazında yaklaşık yüzde 11 seviyelerine ulaştığını belirterek, “Türkiye mevcut şekilde borçlanmaya devam ederse ve rezervlerini eritmeye devam ederse, biz de bu duruma düşebiliriz. Her yıl bir öncekinden iki kat daha fazla borç ödeyebiliyoruz.”

“Döviz Talebi Bankacılık Dışına Çıkıyor”

Muhtemel bir kur krizinden korkan insanların rezervlerin giderek azalmasıyla birlikte döviz almaya yöneldiğine dikkat çeken Akman, hükümetin döviz baskısından dolayı serbest piyasada farklı döviz kurlarının oluştuğuna dikkat çekiyor. bankalar, insanların arasında “döviz bulamama” endişesi yayılıyor.

Ekonomi yönetiminin dövizi baskı altına alma yönünde attığı adımlarla birlikte son dönemde döviz talebinin bankacılık sisteminin dışına kaymaya başladığına değinen Cüneyt Akman, “Halkın banka dışında döviz tutma eğilimi artıyor. Bunu artık rakamlarda ve paralel kur fiyatlarında da görmeye başladık.Dövizdeki düşüş ayrı bir sorun, dövizin bu şekilde kayması iki kat sorun” diyor.


Fotoğraf: Özel

KKM’nin yükü ağırlaşıyor

Yüksek enflasyon nedeniyle dövize yönelenlerin önüne geçmek için hükümetin son 1 yılda uygulamaya koyduğu Döviz Savunma Mevduatı (KKM) sistemi, Hazine ve TCMB üzerindeki yükü her geçen gün artırıyor.

14 Mayıs seçimleri öncesinde TCMB rezervlerinde 9 milyar dolarlık daralma olurken, kur korumalı mevduatta da rekor giriş yaşandı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 12 Mayıs haftasında döviz korumalı mevduatta 144 milyar TL’lik giriş kaydedildi ve toplam mevduat 2,35 trilyon TL’ye yükseldi.

“Ekonomide daha kötüsünü görebiliriz”

Ekonomist Cüneyt Akman’a göre, döviz talebinin KKM ile durdurulamayacağı netleşse de KKM’ye yönlendirilen paranın yarattığı yükten kurtulmak mümkün olmayacak. 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu tamamlandıktan sonra bu seçim sürecinin geride kalacağını ifade eden Akman, şunları söylüyor:

“Döviz kurundaki mevcut baskı, elinizle bir yaya basma etkisi yaratıyor. Elinizi çektiğiniz anda yay fırlayacak. Seçim maratonu bittikten sonra, bir sonraki hükümet vazgeçerse Türkiye şanslı olacak. Bir an önce mevcut politikalar.Aksi takdirde mevcut politikalarda ısrar edilirse bugünden daha beter bir noktaya savrulacağız.”

Döviz borcu 200 milyar doları geçti

Türkiye’nin ekonomide karşı karşıya olduğu kritik sorunlardan biri de şirketlerin yüksek döviz borçları. Türkiye’de döviz sorunu giderek artarken, kısa vadeli dış borç stoku Mart sonu itibarıyla yüzde 8,7 artarak 161,4 milyar dolara ulaştı. TCMB verilerine göre Mart ayı sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku, vadesi 1 yıl ve daha kısa olan dış borç verileri kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre, yeni olup olmadığına bakılmaksızın 203,3 milyar dolara ulaştı. olgunluk.

Ancak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önceki son 5 ayda ilk kez 500 puanın altına düşen Türkiye’nin risk primi, seçimden sonraki haftada yükselmeye başladı. Türkiye’nin borç ödeme gücünü gösteren ve risk primi olarak adlandırılan beş yıllık kredi temerrüt takası (CDS) 675 baz puana çıkarak yaklaşık 7 ayın zirvesine ulaştı. Türkiye, gelişmekte olan piyasalar arasında 5.000 baz puanlık CDS skoru ile lider olan Arjantin’in ardından ikinci sırada yer almaktadır.

DW Türkçe’ye VPN ile nasıl erişebilirim?

pozanti-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu