Adnan Oktar’ın örgütüyle ilgili gerçekleri anlatan 140journos belgeseli ‘Kedicik’ büyük ses getirdi. Belgeselin en dikkat çeken isimlerinden biri de Bora Yıldız’dı. Örgütün ‘Kız Toplama İmamı’ olarak anılan Bora Yıldız hakkında Kediciklerin mahkemede yaptığı açıklamalar ortaya çıktı. Açıklamaların her detayı beni şok etti.
Kaynak: https://www.tiktok.com/@tugcesjpz04/v…
Kedicik belgeseli 140journos tarafından Adnan Oktar camiasının detaylarıyla izleyiciye sunulurken, belgeselin en dikkat çeken isimlerinden biri de Bora Yıldız oldu.
Adnan Oktar’ın örgütünün kadınları turnike sistemiyle kandırarak kandırdığı iddiaları yargı aşamasındayken, Bora Yıldız’ın örgütün önemli bir parçası olduğu ortaya çıktı.
Kadınların örgüte dahil edilmesi sürecinde önemli rol oynadığı söylenen Yıldız’ın adı bu konuda sık sık gündeme geldi.
Adnan Oktar’ın örgütlenmesine ilişkin tartışmalar devam ederken, Kedicik’in sözleri sosyal medyada paylaşıldı.
TikTok’ta yayınlanan bir görselde, Kedicik’in Bora Yıldız ile ilgili mahkemede ortaya attığı çarpıcı iddialar büyük yankı uyandırdı.
30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmanın sözleri ise diğerinden daha korkutucuydu. Mağdur, Bora Yıldız’la ilk maçını şöyle anlattı:
KURBAN CG: ‘Merhaba, seninle tanışmak istiyorum, daha önce yanından geçtim, seni gördüm, arabayı buraya park ettim’ dedi. Arabasını gösterip ‘seninle tanışmak istiyorum’ dedi. Reklam ajansı olduğunu ve 24 yaşında olduğunu belirtti. Ben de o dönemde haber spikeri olmayı istiyordum, o yüzden bunun çok uygun bir fikir olduğunu düşündüm. O zamanlar 15 yaşındaydım. 15 yaşında olduğumu, henüz genç olduğumu söyledim, o da ‘Hayır, hiç değerli değil’ dedi. Bu aslında daha kullanışlı. “Yani erken başlarsanız bu işe daha uygun ve avantajlı olursunuz” dedi.
MAHKEME BAŞKANI: Bu kimdi?
KURBAN CG: Bora Can YILDIZ… Sonra yaklaşık bir hafta sonra Beşiktaş’ta yürürken arkadaşımla markete girdik, daha sonra adı Seçkin’di, adını sonradan öğrendim, biri beni izliyordu, arkadaşım ‘biri izliyor’ dedi Sen’. Ben de ‘kim?’ dedim. Dedim ve bana gösterdi. Biraz tereddüt ederek baktık ve hızla ayrıldık. Sonra peşimden geldi ve ‘Merhaba, bir programa çıkıyorum’ dedi. “Yüzünü çok beğendim, reklam yapmak istersen veya haber spikeri olarak istersen sana böyle bir yerde yardımcı olabilirim” dedi. Sonra dedim ki: ‘Geçen hafta Bora Can YILDIZ’dan böyle bir teklif aldım, onu tanıyor musun?’ ‘Ah, seninle ilgileniyor mu tamam o zaman, seninle ilgileniyorsa sorun yok’ dedi.
Kadınların yanına yaklaştı ve “Çok güzelsin” diyerek onları kandırdı. Birçok kişiye zenginlik ve şöhret vaat etti.
Kurban E.S.: Birisi arkamdan “Affedersiniz?” diye seslendi. birkaç kez ve sonunda kendimi rahatsız hissettim ve geri dönme ihtiyacı hissettim. Döndüğümde yanıma gelip ‘yüzün çok güzel, daha önce bir yerde oynadın mı, çok tanıdık bir yüzün var’ gibi şeyler söyledi. Ben de kendisine hayır, oyunculuk düşünmediğimi, daha önce hiçbir yerde oyunculuk yapmadığımı, sadece öğrenci olduğumu söyledim. ‘Bu dönemde çalışmayı düşünüyor musunuz’ dedi. “Çalışmayı düşünüyorsanız çok yakın arkadaşlarım var, onların da reklam ajansı var” dedi. Ne tür iş yaptıklarını sorduğumda “Swarovski gibi markaların sosyal medya hesaplarında tanıtımını yapmak için sizin gibi çalışmak isteyen öğrenciler arıyoruz, sizin bu işi yapabileceğinizi düşünüyorum” gibi motive edici bir sohbet gerçekleştirdik. Daha sonra telefon numaramı istedi, bu olaylar çok hızlı gelişiyordu, ben de telefon numaramı kendisiyle paylaştım, o da beni arayıp teyit ettirdi. Daha sonra sizinle iletişime geçeceklerini söyledi ve bu süreçte işlerinden bahsetti, kartını bana uzattı, üzerinde Bora Can Yıldız yazıyordu.
“Bana çok dikkatli bakıyordu. Bundan rahatsız oldum ve kuyruğu geçerken hızla aşağıya indim. Ama beni bırakmadı…”
KURBAN BK.: Tıp Fakültesi 4.sınıf öğrencisiyim. Bu insanlarla ilk kez 10 Kasım 2016’da Akasya AVM’de tanıştım… Sağ taraftan baktım, sanki bir şeyler hissettim, bir his hissettim ve başımı çevirdim… İki kişi ayaktaydı. 3-4 metre sağımda. . İçlerinden biri, hemen arkasında duran, çok şık elbiseli, uzun boylu bir adamdı. Ama takım elbiseli kişi yani takım elbiseli kişi bana çok dikkatli bakıyordu. Bu durumdan rahatsız oldum ve kuyruğu geçerken hızla aşağıya indim. Öyle hissettim ki, hızla aşağı indim, röntgenden geçtim, restorana girdim, yemeğimi aldım ve oturdum. Yaklaşık 5-10 dakika sonra her iki kişinin de yiyecek aldığını gördüm. Açıkçası bilerek gelmiş olabilecekleri hiç aklıma gelmemişti.
MAHKEME BAŞKANI: O kimdi?
KURBAN BK.: Boracan Yıldız…. Size doğru gelmeye başladı, çok utanmış bir yüz ifadesi ve vücut şekliyle geliyordu. Bana, ‘Kusura bakma, kusura bakma, seni röntgen sırasında orada gördüm, sana çok dikkatli baktım, seni benim şirketimden biri gibi gösterdim ve özür dilemeye geldim çünkü öyle düşündüm’ dedi. rahatsızdın.” ‘Sorun yok, sorun yok’ dedim… Sonra ‘Bir şey sormak istiyorum’ dedi. ‘Git ve sor’ dedim. Daha sonra karşımdaki sandalyeye oturdu. Sağa sola bakmaya başladığımda “Beni burada herkes tanıyor, ofisim Akasya AVM’deki mağazalarda, herkes beni tanıyor” gibi bir şey söyledi. Yeni bir projede yer alabileceğimi söyledi. Swarovski’ye rakip bir firma pazara giriyordu. ‘Bu konuda bize yardım edebileceğinizi düşündüm’ dedi. Ben de ‘Bunun için zamanım yok’ dedim. “Zaten Tıp Fakültesi öğrencisiyim, yardımcı olabileceğimi sanmıyorum” dedim. ‘Tamam ama yine de bu konuyla ilgili bilgi alın’ dedi. “Benim bir kuzenim var Dolunay, o bu işlerle daha çok ilgileniyor” dedi.
MAHKEME BAŞKANI: Dolunay için ‘kuzenim’ mi dedi?
KURBAN BK.: Benim kuzenim olduğunu söyledi. Elbette kuzenim ve ondan sonra aksi bir şey söylenmedi.
Dolunay Tezin, kadınların örgüt üyesi Bora Yıldız’la rekabet etmesini sağlayan bir nevi aracı… Ancak kadınlar, aileleri olsa bile AVM’de karşılaştıkları bu insanlardan kaçamayacaklarını söylüyor. onlarla.
KURBAN SZ.: Nisan veya Mayıs 2018’de (tam tarihini net hatırlayamadım) ben, annem ve annemin bir arkadaşıyla Beşiktaş’ta seyahat ediyorduk. Annem ve annemin arkadaşı yanımdayken bir erkek yanıma koşarak hepimize ‘Merhaba, kötü bir niyetim yok, çok güzel, çok zarif, çok kaliteli bir kızın var kızım’ dedi. niyetim onunla tanışmak değil, ben inşaat işçisiyim. Ben bir iş adamıyım ve aynı zamanda Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Şimdi Reklamcılık departmanına geçeceğim. Swarovski ve Pandora gibi markaların reklam yüzlerinden bahsediyoruz. Bu reklam yüzlerini çoğunlukla sosyal medya kanallarında kullanacağız. Kızınız çok güzel. Bizimle çalışmak ister mi?’ Ben böyle şeyler söylerken annem konuşmayı bıraktı ve lütfen ilerlemek için böyle şeyler söylemeyelim dedi. Çünkü o anda annem bu erkeğin bana yönelik sert iltifatlarından rahatsız olmuştu. Annem böyle söyleyince bu erkek aslında “Beni yanlış anlamayın, size kartımı vereceğim, beni GoogleMan’da arayın, ben bir iş adamıyım, internette de göreceksiniz” dedi. Adım Bora Can YILDIZ, işte kartvizitim, lütfen beni arayın, eğer bir kadınla daha rahat iletişim kurmanızı sağlayacaksa, kartvizitteki numara kuzenim ve aynı zamanda iş ortağım Dolunay’dır, arayabilirsiniz. Oda. Bora orada soyadımı ve telefon numaramı öğrenmeye çalıştı ama annem buna izin vermedi. Annem izin vermeyince Bora güldü ve bunun çok normal bir şey olduğunu ima ederek, “Ya numarasını alırsam ya da onu Instagram’a eklesem? Konuşmak istemezse engeller kalkar” dedi. ” Yine de orada Bora’ya hakkımda hiçbir bilgi vermedim. O sırada annemin arkadaşı Bora’ya “Sözlerini bitirmeni bekledik ama lütfen israf etmeyi bırakır mısın?” dedi. Bizim tarafımızdan gelen tüm bu karşı çıkmalara rağmen Bora inanılmaz derecede soğukkanlı davrandı, güldü ve olayı önemsizleştirdi, sürekli konuşmaya devam etti, karşı tarafı ikna etmeye ve etkilemeye çalıştı. Daha sonra Bora Can YILDIZ isimli şahıs son derece kibar ve medeni bir dille konuşarak yanımızdan ayrıldı.
Annem ve annemin arkadaşı bana her zaman bu numaraları rastgele aramamamı ve oraya gitmememi söylerdi. Ama ben Bora Can’ım
İnternetten YILDIZ hakkında araştırma yaptım. İnternette yapılan araştırmada genç bir iş adamının profili çıktı. Economist dergisinde röportajlar verdim ve reklam sektöründe de yer almak istiyordum. Bora Can YILDIZ’ın online profiliyle annemi ikna ettim ve Bora’nın bize gelmesinden 1-2 gün sonra Bora’nın bana verdiği kartvizitteki taşınabilir numarayı aradım. Telefona bir kadın cevap verdi ve adının Dolunay olduğunu söyledi. Böylece kendimi tanıttım. SZ olduğumu öğrenince çok sevindi, çağrımı heyecanla karşıladı ve benimle Akasya Tower’daki ofisinde bir görüşme ayarladı.
Ona siyah lüks bir araba, yeterli eğitim, olağanüstü bir meslek ve her türlü fırsat bahşedilmiştir.
KURBAN MIN.: Sonrasında oradan kalktık, Akasya Acıbadem’den çıktık ve arabaya bindik, siyah bir Porsche cipi vardı, arkasında da Alpar Sayın adında bir kişi vardı, sonunu hatırlamadığım 34 ST Jaguar zırhlı bir araçtı. daha sonra zırhlı olduğunu belirledi ve açıklamasını yaptı. Daha sonra yapacağım, bizi takip ediyordu. Çıkarken mekanın adını söylemedi, Çengelköy’de bir sitenin önünde durduk, istersen burada evim var dedi, bahçesinde oturdu ve çok rahat dedi.
Kurban: Okula gitmem gerekiyordu ve onlar çoktan seni gideceğin yere bırakmamız konusunda ısrar etmeye başlamışlardı. İlk başta kabul etmesem de, tanımadığım kişilerin arabasına, tanışmış olsam bile binmeye çekiniyorum. Daha sonra toplu taşımayı dikkate aldım. Boracan Yıldız’ın o gün kendisini Boracan Öztürk olarak tanıttığını da eklemek isterim. Daha sonra beni beyaz Porsche arabasıyla okula bıraktı, okulum zaten çok yakındı.
KURBAN CG.: Daha sonra Bora “Sana bir sürprizim var” dedi. Dışarıda eğlenceli bir yere gideceğimizi düşündük, kafe gibi, sonra Bora’nın önde 34 GL plakalı Porsche arabasına bindim, arkaya da Ender ve kız kardeşim bindi… Sonra baktım. Beni daha önce götürdüğü stüdyoda. O getirdi, hatta Bora’ya çok kızgın bir şekilde baktım ve ‘Yani buraya getirdin, bu sürpriz mi?’ dedim. Söyledim. Bora da bana bir şey söylemedi, çok heyecanlandı, öyle zıplayarak arabadan indi.
KURBAN MIN.: Akasya AVM’de Veldan diye bir yere indik. Alışveriş merkezindeki X-Ray cihazından geçerken elinde belgeler olan iş çantasını düşürdü, bence bunu bilerek yapıyorlar çünkü çanta yere düştüğünde içinden geçmeden para ve dolarlar yere saçıldı. Röntgeni çekti ve onları birer birer topladı.
‘Neden korumayla dolaşıyorsun’ diye sorduğumda bana şu açıklamayı yaptı: ‘Ben devlette çalışıyorum, dolayısıyla Irak, Bağdat gibi yerlerde sürekli inşaat projelerim var, yani bu tamamen tedbir amaçlı. içiniz rahat olsun diye, herhangi bir tehdit altında değilsiniz.’ “Ben değilim, can güvenliğinizden şüpheniz olmasın, böyle bir durumda ne sizinle ne de kimseyle konuşmam” dedi, “Benim de kendime ait ruhsatlı silahım var, bu bana verilmiş bir özellik. Bana göre devlet tarafından yani devlet böyle olmasını istiyor, bu yüzden silahım var.” “Korunmaya ihtiyacım var, korunarak seyahat etmem gerekiyor” dedi. Sonraki toplantılarımızda da Alper Sayın bize hep eşlik etti.
KURBAN GÖREVİ: O dönemde bir grup insan o kadar etkileme ve etkileme odaklı davranışlar sergilemiş, uluslararası bağlantılarla İngilizce iş görüşmesi yapmış ve belli ki yüklü miktarda para konuşulmuştu. Daha sonra bir hafta yurt dışında olacağını ve bu süre zarfında sürekli WhatsApp üzerinden iletişim halinde olacağımızı söyledi. İş için gittiğini, Ankara’ya, oradan da Bağdat’a gidebileceğini söyledi.
KURBAN BK.: Daha sonra Kanyon AVM’de lüks bir mağazaya girdiğinde fiyatının 15 bin liradan 7,5 bin liraya düştüğü ayakkabı ve ceketlerle karşılaştı. Bu fırsatı kaçırmayacağını söyleyerek iki tanesini 7.5 bin liraya kendisine satın aldı. Buradaki amacı kendini zengin göstermek ve beni bu şekilde etkilemekti. Bir gün Bora beni yine yemeğe davet etti, Anadolu Hisan’da lüks bir restoranda akşam yemeği yedik. Yemek yerken kendisinin bir iş adamı olduğunu, varlıklı adamların korumayla seyahat etmesi gerektiğini, bunun sadece bir prosedür olduğunu, endişelenecek bir şey olmadığını anlattı. Yaptığımız her toplantıda yanında mutlaka bir koruma vardı. Bora’nın yanında silah taşıyan 4-5 farklı koruma gördüm. Onun silahı ve savunması olmadan asla karşılaşmadık. Bora ayrıca aracının zırhlı olduğunu da söyledi. Zırhı olmadığı için arabama giremeyeceğini söyledi. Porsche ve Range Rover marka araçları kullanıyordu….